Kayıtlar

2023

Resim
2022'nin Kasım ayında, pandemi sebebiyle başladığım ve yaklaşık 2.5 senedir çalıştığım iş yerinden ayrılma kararı aldım. Şirketteki genel gidişat sürreal bir hal almaya başlamıştı. 1 ay içinde 2 işe kabul edildim, birini seçtim ve Ocak 2023'de orada çalışmaya başladım. Büyük umutlarla başladığım bu nev-i şahsına münhasır iş yeri, şimdiye kadar çalıştığım en garip ve en toksik yer olarak daha büyük bir hayal kırıklığı yaşatmayı başardı. 2 ay öncesine kadar mevcut işimle beraber 3 tane iş seçme şansım varken, bir anda işsiz kalım böylece.  Kişisel gündemimin kasveti ile ülke gündemininki denk düşüyordu. Şubat ayındaki depremden de çok etkilenmiştim. O sıra annem kardeşimin doğumuna destek vermek için İstanbul'daydı. Evde yalnız geçirdiğim, bol bol yazdığım, yürüdüğüm, sadece düşünmek istediğim bir 2 ay yaşadım. Şimdi yapmak istesem yapamam, zihnim acayip dağınık ama o sıra bende bir şeyler tetiklendi ve zihnimin derinliklerindeki birçok şey yüzeye çıkmaya başladı. Mükemmel bi

Kariyer Savrulmaları ve Feminist Çelişkiler

Resim
Hayatımın hiçbir döneminde çok çalışma ve kariyer güzellemesi yapan biri olmadım. Tembel biri  değilim, çok çalıştığını iddia eden birçok kişi kadar hatta belki birçoğundan daha fazla çalıştığıma eminim. Fakat kendini bununla var etmek, karşısında olduğum bir düzeni beslemek gibi geliyor bana... Filmlerde günün belki 12-15 saatini iş hayatına adayıp başarılı olan karakterleri ne kadar pozitif yansıtıyorlar değil mi? Bu adanmışlık ve başarı o karakteri kolayca benimsememize neden oluyor, güzel bir hayatı hak etmek için çok çalışmamız gerektiğini düşündürüyor. Daha bu düşünce popüler bile değilken, günün yarısından fazlasını işe ayırmanın insanın varoluşuna aykırı olduğunu savundum hep. İnsan sevdiklerine, kendine, hobilerine, bedenine, evine, doğaya zaman ayıramadığı zaman yeterince mutlu olamıyor. Hatta bağ kurabilmek gibi hayati yeteneklerini bile kaybediyor. Ayrıca çalışma hayatının toksikliğini de görmezden gelemiyorum. Benim için çalışma hayatı sadece para kazandığım bir yer değil,

35 Yaş, Yolun Yarısı ve Kendime Notlar

Kalp kırmamaya özen göster. Bazı insanlar limitli. Sevgisi de, hoşgörüsü de, anlayışı da, sabrı da.  Öyle kabullenmek gerek. Sen kalbini genişletme gayreti göster. Hep sevgiyi merkez koy, inan her şeyin çözümü sevgide. Toksik davranışları, haksızlıkları alttan almak zorunda değilsin. İyi anlaşmak zorunda değilsin. Kendini ne kadar ifade etmek istediğin sana kalmış. Doğru ifade etme gayreti göster yeter. Hayat uzun aslında. Enerjini seni anlamayan insanlara laf atmak için harcama. O enerjiye ihtiyacın olacak. Her şey senin elinde değil. Bir şeyleri düzeltme, iyileştirme yükünü asla tek başına üstlenme. Sen kendi payına düşeni doğru yapmaya çalış ve geri çekil. Hiç kimseye, hiçbir şeye mecbur değilsin. Ben arkandayım. Sen ne yaparsan yap, ne karar verirsen ver arkandayım. Hislerin gerçek. Gerçekliğin gerçek. Sana aksini söyleyerek inandırmalarına izin verme. Sadece tutarlı davranışları ciddiye al. Zaten sinir sistemin sana neyin iyi geldiğini söyleyecek, gevşeyeceksin. İç güdülerine güve

AŞK

Aşka çok kafa yoruyorum bu ara. Filmlerdeki gibi "romantik bir aşk" yaşamak istiyorum. Bulduğunda başka kimsenin umrunda olmadığı, yaşadığın şeyin özel ve farklı olduğunu hissettiğin... O frekansı kolay kolay yakalayamayacağını bildiğin... O bilince sahip olmak da bir olgunluk aslında. O olgunluğa sahip değilsen öyle bir aşkı yakalayamıyorsun. Sadece senin olgun olman yetmez, karşı tarafın da aynı olgunlukta olması lazım. Seninle aynı frekansta olması lazım. Kalbini açmaya razı olması lazım. Hem birbirinizi fiziksel olarak beğeneceksiniz, hem flört diliniz uyacak, adeta dans eder gibi flört edeceksiniz, bazen minik tripler olacak... Ah o minik tripler... Hayatı çekilmez kılmadan, alındığın şeyleri minik tripler ile anlatmak ve karşı tarafın bunu anlayıp gönül alma çabası kadar insanı birbirine yakınlaştıran az şey var. Muhabbet akıp gidecek, anlaşıldığını ve takdir edildiğini hissedeceksin, birbirinizi o kadar mutlu edeceksiniz ki, değiştirmek aklınızın ucuna bile gelmeyecek.

2022 ve Yolun Yarısı Bilgeliklerim

Resim
Umut vaat edici ve daha iyiye giden bir şeylerin içinde bulunduğum zaman inanılmaz bir tatmin kaplıyor içimi. Tüm kaygılarım diniyor. Hayata yetişmişim gibi hissediyorum. Yerinde sayan, daha iyiye gitmeyen ve zihnimde sıkıcı bir algısı olan her şeydense kaçma eğilimine giriyorum. Vücuda giren zararlı bir madde gibi bağışıklık sistemim alarm veriyor adeta.  Zaman harcadığım her şeyle olan ilişkimin daha iyiye gitmesini bekliyorum bir süre sonra. Ama böyle bir anda tüketmek değil, yavaş yavaş ve kendinden emin... Işığa yürüyen bir mümin ferahlığında. Arkadaşlığın da, dostluğun da, sevgililiğin de, işin de... Emek verdikçe büyüyen bir neşe, güven ve bağ hissetmek istiyorum. Bunu gerçekleştirebilmek için kendi payıma düşen kısımlar üzerine kafa yoruyorum. Şöyle bir ev, şöyle bir kariyer, şurada yaşam gibi somut hedefler geleceğe dair pek heyecanlandırmıyor beni, o dönemde öyle bir ev ihtiyacım olan duyguya hizmet edebilir ve onu elde etmek için çaba harcayabilirim ama somut şeylerden ziyad

İlişki Bitiren Pasta ve Yeni Yaşım

Resim
Geçen sene bu yaşıma Mavişehir'de yeni açılan şık bir mekanda girmiştim. Oradaki evimize yürüme mesafesindeydi ve o gün erkek arkadaşımın canlı müzik programı vardı. Küçük bir grup olarak bizim evin balkonunda içip, canlı müzik için oraya geçecektik.  Mekan sabahtan pastayı kabul etmediği ve işlerinden dolayı eve uğrayamayacağı için akşam gelirken kendi doğum günü pastamı mekana getirmemi rica etti erkek arkadaşım. Hem iş yoğunluğu, hem doğum günü tebriklerinden dolayı itiraz edecek halim yoktu, tamam dedim ama kendi pastamı mekana getirmek hiç istemiyordum doğrusu.. Pastayı unuttum nitekim, mekandayken hatırladım, arkadaşlarım gidip almayı teklif ettiler, istemedim. Mekan yeni açılmıştı ve bizimle beraber toplam 4 masa vardı. Orkestra önce benim için doğum günü şarkısı söyledi, sonra gördük ki 4 masanın 4'ü de doğum günü masasıymış. Kalabalık, neşeli ve benim dışımda hepsinin pastası var. Orkestradakiler "oğlum ne şanssız adamsın" diye dalga geçiyorlar onunla. Zaten

2021

Resim
Bu sene benim için zordu. İyi hissetmek kendiliğinden olmadı çoğu zaman, çabalamam gerekti. Sanki bir tökezlersem her şey tepe taklak olur gibi hissettiğim için hiç kendimi bırakmadım. Her sabah işe gitmeden önce egzersiz yaptım, çoğu zaman sağlıklı beslendim, pilatese başladım, kısıtlamalar kalkınca hafta sonları hiç evde oturmadım, güzel planlar yaptım. Kötü bir seneydi diyip kazanımlarıma haksızlık etmek istemem ama içimde hep bir huzursuzluk ile gezdim. Böyle hissedince genelde büyük değişimler oluyor hayatımda. Neyse oraya geleceğiz... Bu sene hafta içi her gün ofise gittim. 5.5 sene evden çalışıp herkesin evden çalıştığı dönemde tam zamanlı ofise gitmem de epey absürd oldu. Yılın ilk yarısındaki covid kısıtlamaları beni epey zorladı, hafta içi full çalışıp, hafta sonları kapalı kalmaktan çok bunaldım, bir yandan 5.5 senenin ardından tekrar her sabah erken kalkmaya, günümün 9 saatini kapalı bir ortamda geçirmeye, denizden, güneşten, hayattan kopuk yaşamaya, hafta sonlarına yükleni

Minik siyaset kariyerimden örneklerle kadın ve iktidar ilişkisi üzerine aforizmalar

Resim
Vaktiyle Avrupa Öğrencileri Forumu (AEGEE) isimli bir öğrenci topluluğuna üyeydim. Kişisel gelişimime en çok katkı sağlayan ve en güzel anılarımın olduğu yerdi. Merkezi Brüksel'de, il bazlı örgütlenen ve AB dışında 2-3 ülkede de temsilcilikleri olan çok büyük uluslararası bir öğrenci topluluğu. İzmir şubesi de, vaktiyle Ege Üniversitesi'ne tahsis edilen Murat Köşkü'ndeydi. Herhalde AEGEE ofisleri içindeki en güzel ofis bizimkiydi.  Harika bir gerçek hayat simülasyonuydu. Etkinlik yönetme, insan yönetme, finansman, ilişkiler, lobicilik, iktidar hesapları...  Üniversiteden çok yakın 4 kız arkadaş Buca'da okuyup, haftanın belirli günleri Bornova'ya bayıla bayıla giderdik. İlk uluslararası deneyimlerimizi İzmir'de yaşadık, buraya gelen yabancı öğrencilerle İngilizcemizi geliştirdik, sonra biz de defalarca yurt dışındaki etkinliklere katıldık.  Bu toplulukta olmayı bizim kadar seven başka insanlar da vardı tabi. Bizimki kadar yakın olan bir grup erkek arkadaş... Yöne

2020

Resim
Serbest olarak çalıştığım 5.5. senenin, 4.5 senesinde düzenli ve iyi bir geliri, bir işyerine bağlı olmadan, bağımsız çalışarak elde etme motivasyonumu hep yüksek tutum, kendime bir misyon yükledim ve yıllarca peşinden koştum. Ta ki bu senenin başına kadar... Ocak ayında artık belirsizlikten bunaldığımı hissedip, pes etmiştim. Fakat daha önce gittiğim iş görüşmelerinde edindiğim izlenimlerden dolayı, İzmir'de iyi bir iş bulabileceğime dair pek umudum yoktu. Baya umutsuz bir haldeydim. Hayatımda bir şeyleri değiştirmeye çok ihtiyacım vardı. Harekete geçmek için sürekli bir şeylerin olmasını bekleyen hallerimden sıkıldığım için, geçen yıl bana evlilik teklif eden sevgilime dedim ki: "belli ki şartlarımız uzun bir süre değişmeyecek, kendi şartlarımıza göre uygun bir plan yapıp, evlenelim, önümüze bakalım." Kendi içimize sinen bir plan oluşturduk, ailelerimize planımızdan bahsettik. 2 gün sonra ben bir iş görüşmesine çağrıldım. Şartları benim içime sinecek bir iş teklifi aldı

Başkalarının ne söylediğini önemsememeli miyiz hakikaten?

Küçükken benim için "duygusal çocuk" denirdi. Bunu kötü niyetle söylemezdi kimse ya da duygusal olmak bir hakaret değildi tabi ama ben benim için böyle denmesinden nefret ederdim. Her söylenildiğinde içimde bir huzursuzluk olurdu, daha çocuk yaşımda. Elbette bunun beni neden huzursuz ettiğini anlayacak ya da doğru ifade edecek donanımlara sahip değildim. İlkokula başladığımda tüm çocuklar ağlarken, benim hiç ağlamamam şaşırtmıştı ailemi. Çünkü ben duygusal bir çocuktum ve benden beklenen ağlamamdı. Büyüdüm, hala insanların bana yakıştırdıkları bir sıfatı sesli söylemelerinden rahatsız oluyorum. Olumlu bile olsa. Öncelikle, daha ben bile kendim hakkında böyle özgüvenle konuşamıyorken ve sürekli değişiyorken, karşı tarafın beni kendi kısıtlı penceresinden gördüğü ve algıladığı kadarıyla etiketlemesi haksızlık gibi geliyor. Hele ki uzman değilken, hele ki fikri sorulmamışken. Belki fikrini kendine saklasa, herkesin dünyası için farklı bir kimliğin olacakken, birileri fikirlerini