2020

Serbest olarak çalıştığım 5.5. senenin, 4.5 senesinde düzenli ve iyi bir geliri, bir işyerine bağlı olmadan, bağımsız çalışarak elde etme motivasyonumu hep yüksek tutum, kendime bir misyon yükledim ve yıllarca peşinden koştum. Ta ki bu senenin başına kadar... Ocak ayında artık belirsizlikten bunaldığımı hissedip, pes etmiştim. Fakat daha önce gittiğim iş görüşmelerinde edindiğim izlenimlerden dolayı, İzmir'de iyi bir iş bulabileceğime dair pek umudum yoktu. Baya umutsuz bir haldeydim. Hayatımda bir şeyleri değiştirmeye çok ihtiyacım vardı.

Harekete geçmek için sürekli bir şeylerin olmasını bekleyen hallerimden sıkıldığım için, geçen yıl bana evlilik teklif eden sevgilime dedim ki: "belli ki şartlarımız uzun bir süre değişmeyecek, kendi şartlarımıza göre uygun bir plan yapıp, evlenelim, önümüze bakalım."

Kendi içimize sinen bir plan oluşturduk, ailelerimize planımızdan bahsettik. 2 gün sonra ben bir iş görüşmesine çağrıldım. Şartları benim içime sinecek bir iş teklifi aldım, hem şartları güzeldi, hem yeni kurulacak bir şirkette ilk işe alınanlardan biri olacaktım. Bu da benim için umutlu bir başlangıç demekti.


Mart başında başlayacaktım normalde. Mart ortasında Korona salgını patlak verdi, şirketin kuruluşu gecikti, hazineye tekrar başvuru yapıldı derken ben aylarca o şirketten haber alamadım. Bu arada müzisyen ve müzik öğretmeni erkek arkadaşımın işleri büyük oranda salgından etkilendi, ben ise fuarcılık işi yaptığım için, belirsizlik ve sınırların kapanmasıyla tam anlamıyla sıfıra düştüm. 

Evliliği erteledik. Bu süreçte evlilik için ayırdığımız parayla geçiniriz dedik, başlarda bu sürecin bu kadar uzun süreceğini hiçbirimiz tahmin etmiyorduk elbette. Aileden yardım istemek aklıma bile gelmedi. Bunu övünerek söylemiyorum, aksine hayatı baya zorlaştıran bir şey bu. Kendi başının çaresine bakmak, yardım istememek, kendi işini kendin yapmak gibi saplantılı derecede bireysellik ve güçlü durmak böyle zamanlarda iyice toksik bir hale geliyor.

Onlar teklif etti sağ olsunlar, hem yardım almak psikolojime çok iyi geldi, hem de bir süre para kazanma kaygısını üzerimden atınca hayattan keyif almaya başladım.

Fakat iyileşmem aylarımı aldı. 

Bu yaz arabalı ilk yazımızdı. Daha önceki yazlarda erkek arkadaşım hep yoğun çalıştığı için birlikte kaliteli vakit geçiremiyorduk ve ben sürekli homurdanıyordum. Şimdi tam istediğim gibi bir düzen vardı. İkimizin de vakti vardı, arabamız vardı.


Haziran ortası gibi denize gitmeye başladık.. Denizde gitmek benim ruhuma her zaman iyi gelen bir şeydi ama hayal ettiğim gibi yüksek bir duygu yaşamıyordum bu kez. Eh işteydim yani, pandemidendir herhalde dedim, yine de gitmeye devam ettik çünkü yapacak daha iyi bir şey yoktu. 

Ben gerçekten keyif almaya Eylül başında başladım.

Yoğun kaygıdan dolayı kaybettiğim, hatta kaybettiğimin farkında bile olmadığım yaşama sevincim, güzellikleri görme ve şükretme özelliğim, yaşadığım özgürlük hissiyle geri geldi.

İnsanlarla dip dibe olmamak, çantanın aranmaması, sipariş vermene ve beklemene gerek kalmadan dibindeki buzluktan çıkarıp saniyeler içinde istediğini yiyip içebilmek, giriş parası vermemek, bikinin kuruyunca keyfinin istediği saatte arabana atlayıp 1 saat içinde evinde olabilmek, yeşil yollardan geçmek, güneş batarken arabanda istediğin müzikleri açıp bağıra çağıra eşlik edebilmek, sevdiğin ve tercih ettiğin insanlarla birlikte olmak, sürekli ve sürekli doğaya ve estetik olana maruz kalmak....



En güzel yazım oldu. Halka açık plajların varlığına şükrettim.

Ben bu hayattan daha fazlasını istemiyordum aslında okurcum. Estetik olsun, sevdiğim insanlar olsun, mobilite olsun, sağlık olsun yeter diyordum. Bir de bana karışılmasın... Tam da istediğim gibi bir hayat kurmuştum. Fakat yaşadıkça gördüm ki, maddi güvence olmadan bunların hiçbirinin pek de anlamı kalmıyormuş. Yaşadığın yoğun kaygı bir süre sonra gözünün önündeki güzellikleri bile görmene engel oluyormuş.


Sen ne kadar çabalasan da, tam anlamıyla kendi istediğin gibi bir hayatı dizayn etmek çok da mümkün değilmiş. Biraz fedakarlık yapman gerekirmiş ki, hayat da sana azıcık bonkör davransın.

Böyle deneyelim bir de.

Ekim sonunda yeni bir işe başladım. Tam 5.5 yıl sonra, düzenli iş hayatına geri döndüm.


Bu senenin sadece salgından ibaret olmamasına kendi adıma seviniyorum.
Tecrübe ettiğin en korkunç depremi, maddi manevi hiçbir kayıp yaşamadan atlattığım için şükrediyorum.

Umarım 2021, daha az kaygıyla geçer. Hepimiz daha fazla keyif alırız hayattan, çünkü bunu gerçekten hak ediyoruz.

İyi seneler.