Klişeler, yaralar ve farkındalık
"Her şey hakkında bir fikri vardı. İlişkiler hakkında, erkekler, kadınlar hakkında...'Seven erkek şöyle yapar' derdi, 'iyi bir ilişki şöyle olmalı...' Sanki herkes aynı şekilde sever, aynı şekilde hissedermiş gibi. Sıkı sıkıya bağlı olduğu sarsılmaz düşünceleri aslında klişelerden ibaretti. Ne kadar deneyim yaşasa da, kendi kafasından çıkıp karşısındakini anlayamadığı için hiç ufkunu açmazdı yaşadıkları. Sürekli tekrar eden bir döngüde kendi tezini kanıtlayacağı günü bekleyerek geçiriyordu ömrünü. Seven erkek ve iyi ilişki profili çizmiş ve her şeyi buna uydurmaya çalışıyordu. Sanki her erkeğin karakteri, geçmiş deneyimleri, travmaları onu aynı derecede etkilemiş gibi "sevmek" hep aynı davranmayı gerektirirdi onun için. Gerçek hayatta hayalindeki gibi sevilmediği için hep hayal kırıklığına uğruyordu."Doğru erkek değilmiş demek ki" diye kendini teselli etmek, sarsılmaz inançlarının yanlış olduğunu kabul etmekten daha kolaydı çünkü."
Yıllar önce şöyle bir şey karalamışım. Kimi düşünerek yazmışım hiçbir fikrim yok.
Hepimizin içinde "seven adam" ve "ideal ilişki" ile alakalı beklentileri arşa çıkmış "needy" bir kız vardı vaktiyle. Kimilerinin belki hala var. Masalların payı vardır elbette, onlar evrensel olarak zarar verdi tüm kadınlara ama bizim kültürde bir de mutsuz orta yaşlı kadın gerçeği var. Geleceğe umutla bakan tazecik, körpecik ergen kızların bilinç altını umutsuz hikayelerle doldururlar. Biz millet olarak, üzerine çok düşünülmemiş derinliksiz argümanları ilk biz düşünmüşüz gibi hararetle savunmayı severiz. Üstelik bir de negatif bir düşünceyse tadından yenmez. Karşı taraf bundan ne kadar etkileniyor, belki de hayatında derin bir yara açıyorum diye hiç düşünmeyiz. Bu düşünce yapısından kurtulalı çok oldu. Empati kurmak zorlaşsa da, inanıyorum ki hala çok fazla böyle kadın var bu ülkede. Kendi öz değerini hep başkalarının yaptıkları, yapmadıkları, söyledikleri ya da söylemedikleri üzerine kurgulamış bir kültürden beslenen, insanı tutsak eden hastalıklı bir düşünce. Ne kadar erken aydınlanma yaşarsan, o kadar kârdasın bu hayatta. Herkese kendi farkındalığını tez zamanda yaşamasını diliyorum.
Yıllar önce şöyle bir şey karalamışım. Kimi düşünerek yazmışım hiçbir fikrim yok.
Hepimizin içinde "seven adam" ve "ideal ilişki" ile alakalı beklentileri arşa çıkmış "needy" bir kız vardı vaktiyle. Kimilerinin belki hala var. Masalların payı vardır elbette, onlar evrensel olarak zarar verdi tüm kadınlara ama bizim kültürde bir de mutsuz orta yaşlı kadın gerçeği var. Geleceğe umutla bakan tazecik, körpecik ergen kızların bilinç altını umutsuz hikayelerle doldururlar. Biz millet olarak, üzerine çok düşünülmemiş derinliksiz argümanları ilk biz düşünmüşüz gibi hararetle savunmayı severiz. Üstelik bir de negatif bir düşünceyse tadından yenmez. Karşı taraf bundan ne kadar etkileniyor, belki de hayatında derin bir yara açıyorum diye hiç düşünmeyiz. Bu düşünce yapısından kurtulalı çok oldu. Empati kurmak zorlaşsa da, inanıyorum ki hala çok fazla böyle kadın var bu ülkede. Kendi öz değerini hep başkalarının yaptıkları, yapmadıkları, söyledikleri ya da söylemedikleri üzerine kurgulamış bir kültürden beslenen, insanı tutsak eden hastalıklı bir düşünce. Ne kadar erken aydınlanma yaşarsan, o kadar kârdasın bu hayatta. Herkese kendi farkındalığını tez zamanda yaşamasını diliyorum.