Korona Günlükleri 7

Yeni normale başlamamızla beraber Korona Günlükleri serisini de bitiriyorum.

Karantina öncesinde de evde vakit geçirmeyi seven bir insan olduğum için 4 günlük sokağa çıkma yasakları dışında evde vakit geçirmek beni çok zorlamadı açıkçası.

Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde sevgilimle kavga etmeyi bıraktık. Gerçekten bu dönem hiç kavga etmedik, 4 senelik ilişkimizde en uzun süre kavga etmediğimiz dönem olabilir.

Bu süreçte Almanca öğrenmeye çalıştım.

Benim işlerim tamamen durdu. Erkek arkadaşımın geliri de epey düştü. Biraz dışarı çıkmadık diye masraflarımız azaldı, benim eve katkı sağlayamadığım kısmı annemle kardeşim üstlenmeyi teklif etti, sağolsunlar. Bir süre para kazanamayacağım gerçeğini kabullendim. Para kazanma kaygısını üzerimden atınca zihnim berraklaştı sanki. Bir sürü farkındalık yaşadım kendi içimde, çabasız. Yıllar önce bana çok karmaşık gelen Almanca'yı bile daha kolay anlamaya başladım, bu bloga daha fazla yazmaya başladım.

Varoluşsal sorgulamalara girdim.

Hayatım boyunca ben en çok kendime emek ettim okurcum. Gerçekten iyi bir mesai harcadım buna. Daha iyi bir ben inşa edersem, insanlar arası çatışmaları, ilişki dinamiklerini daha iyi analiz edersem, kendimi geliştirirsem, daha fazla öğrenirsem, daha fazla deneyimlersem, birileri de kıymetimi bilir, fırsatlar karşıma çıkar zaten diye düşündüm.

Sonra gerçek hayatta yüksek mevkilere gelen insanların çoğunun hiç de gözümüzde büyütmeye değer insanlar olmadığıyla yüzleştim. Herhalde bunu düşünmüşlerdir dediğim çoğu şeyin aslında düşünülmediği, ya tutarsa diye yapıldığı bir dünya düzeni varmış meğer.

İyi eğitimli, kafası zehir gibi çalışan, her şeyi önceden öngören, insani değerleri yüksek, muhteşem Amerikan film karakterlerinin bilinç altımıza yansıması herhalde, ne kadar nitelikli insanlar bile o pozisyonlara gelemiyor diye düşündük ve kendimizi hor gördük yıllarca... Sonra Trump gibi bir insan Amerika Başkanı oldu, demek herkes her şeyi olabilirmiş. Kimseyi ve hiçbir şeyi gözümüzde çok büyütmemek gerek. Elbette bu benim dünyamda büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Kendime bu kadar emek edeceğime, yazılım falan öğrenseydim daha iyiydi.

Bir diğer hayal kırıklığı yaşatan şey ise, bu işlere çok fazla kafa yormayan insanların da aynı bilgeliklere sahip olabileceğini görmem oldu. Bu bilgelikleri hayatlarında uyguluyorlar ama ya bilinç düzeyinde farkında değiller ya da çok iyi ifade edemiyorlar.

Hem, kendin ve hayat üzerine çok fazla kafa yormak ruhu yoran bir şey, pek bir getirisi de yok kapitalist düzende. Hintli bir guru olsaydım belki saygı ve mevki görebilirdim. O yüzden uzun bir süredir bunları yapmayı bıraktım. Para kazanıp hayatta kalmak gibi insan beyninin bir kısımını paralize eden, yaratıcılığını öldüren, çok temel ve sıradan hayat gayeleri edindim.

Kendime hiç böyle bir gelecek hayal etmemiştim doğrusu.

Dünya değişir mi bilmem ama ben bu karantinadan farkındalıklarım ve varoluşsal krizlerimle beraber çıkıyorum.

Kendime yeni hedefler, kıymet verilecek, üzerine çaba harcanmaya değecek yeni değerler edinmem lazım. Sürekli bir "ne anlamı var ki?" diye yaşamak istemiyorum çünkü.