2015.
Bazı insanlar istikrar sever. Bir sonraki adımı bilmek isterler, belirsizliğe ya da yeniliğe tahammülleri yoktur. Bir şeyi devamlı yapmak eninde sonunda başarıyı getirir dolayısıyla başarılıdır bu insanlar. Tatminkar bir hayatları vardır, daha dengelidir ruh halleri. Başka hayatların varlığından mahrum kalırlar, vizyonları kısıtlıdır ama tatmin ve mutluluk çok daha kolaydır onlar için.
Bazıları vardır, monotonluktan ölesiye korkarlar. Sürekli aynı şeyleri yapmak sıkıcı gelir onlara, sıkılırlarsa hayatlarını bir anda değiştirme ihtimalleri hep vardır. Yerinde saymaya başlayınca başka bir hayatı kaçırma korkusu sarar benliklerini, kaygıları artar. Bir doz değişim ya da heyecan verdin mi düzelirler ama o heyecanı bulamadılar mı kolaylıkla dibe girebilirler.
Ben ikinci gruptanım. Bu yılın başında kaygılarım epey artmıştı. İstediğim hayatı yaşayamadığımı düşünüyordum ve mevcut şartlarda kendime bir çıkış yolu bulamıyordum. Oturup düşündüm.
5 yıllık iş deneyimim vardı, üstüne bana artı değer katan niteliklerim... Yine de bugün mevcut işimden ayrılsam, çok şanslı değilsem, doğru düzgün iş bulamayacak yine vasıfsız çalışan muamelesi görecektim. İşlerin çoğu vasıf gerektirmiyordu çünkü. Türkiye'de kıdem denen şeyin gereksizliğini idrak edince belirsiz süreli olarak iş hayatını bırakma kararı aldım.
Hayatımın önemli bir kısmını sıkılarak geçirmişim gibi hissediyordum okurcum. Okul hayatındaki bazı derslerden, küçükken eve gitmek istemiyorken mecburen eve gittiğim zamanlardan, bana çok ters olmasına rağmen yıllardır tahammül etmeyi başardığım sıkıcı ofis yaşantısından... Hayat geçip gidiyor ve ben sıkılıyordum. Bana dayatılan bu düzene senelerce sesimi çıkarmamışken, bir yetişkin olarak daha fazla kabullenmeye niyetim yoktu!
Yılın yarısını İstanbul'da, yarısını İzmir'de geçirdim. Geçim derdi olmadan, kira ödemeden yaşamak, ofis yaşantısından uzak olmak inanılmaz iyi geldi. Düzenli spor yaptım, lindy hopu ilerlettim, tezimi bitirip mezun oldum, her gün işe gitmeden de boşluğa düşülmeyeceğini deneyimledim. Bu sene iş için Essen'e, Bakü'ye, Barcelona'ya, tatil için bolca Çeşme ve Alaçatı'ya, Sığacık'a, Ölüdeniz'e, Akyaka'ya, Cunda'ya, Rodos'a gittim. Bu yaz en çok deniz tatili yaptığım yaz oldu. 2 ayda bir İstanbul'a kaçamaklar yaptım, ne yalan söyleyeyim arkadaşlarımla İstanbul'da yaşadığımdan daha kaliteli ve keyifli vakit geçirmeye başladım.
Bu yıl da bilgeleşmiş ya da yumuşamış hissedemedim kendimi kadın-erkek ilişkilerinde.
Bu sene birkaç kişiden hoşlandım. Bazılarının bana uygun olmadığını düşündüm, bazılarından istediğim inceliği göremedim. Tüm arkadaşlarımın evlilik moduna girdiği bir dönemde ben de ister istemez bir baskı hissettim sanırım üzerimde. Çabalamayan, kestirip atan biri olarak düşünmüştüm kendimi hep ama hiç de öyle olmadığını anladım. Farkındalığı ve egosu yüksek bir kadın olmamdı esas sorun. Bu sene daha sabırlı yaklaşmaya çalıştım, emek verdim ve sonuç yine değişmedi. Yine güzel ve beni mutlu eden bir beraberliğim olmadı. Gerçekten sevilip, değer gördüğümde dönüştüğüm o keyifli ve sevecen kadını özledim. Hayatta daha önemli bir şey yokmuş gibi sürekli bu meselelere kafa yormaya başladım, olmayan ilişkilerin dramasını yaşadım ve bu halimden çok sıkıldım.
2016'da aşka dair hiç kafa yormak istemiyorum. Gerçekten iyi olduğum bir uğraşım olsun istiyorum, iyi bir iş bulmak, sıfırdan güzel bir ev kurmak, daha çok okumak, düzenli spor yapmak, dansa devam etmek, arkadaşlarımla kaliteli vakit geçirmek, bolca seyahat etmek, güzel yemekler yapabilmek, zayıflamak ve zayıf kalmayı başarabilmek, kişisel bakımıma daha çok para ve zaman harcayabilmek istiyorum.
Şimdiden iyi seneler diliyorum hepimize.
T.
Bazıları vardır, monotonluktan ölesiye korkarlar. Sürekli aynı şeyleri yapmak sıkıcı gelir onlara, sıkılırlarsa hayatlarını bir anda değiştirme ihtimalleri hep vardır. Yerinde saymaya başlayınca başka bir hayatı kaçırma korkusu sarar benliklerini, kaygıları artar. Bir doz değişim ya da heyecan verdin mi düzelirler ama o heyecanı bulamadılar mı kolaylıkla dibe girebilirler.
Ben ikinci gruptanım. Bu yılın başında kaygılarım epey artmıştı. İstediğim hayatı yaşayamadığımı düşünüyordum ve mevcut şartlarda kendime bir çıkış yolu bulamıyordum. Oturup düşündüm.
5 yıllık iş deneyimim vardı, üstüne bana artı değer katan niteliklerim... Yine de bugün mevcut işimden ayrılsam, çok şanslı değilsem, doğru düzgün iş bulamayacak yine vasıfsız çalışan muamelesi görecektim. İşlerin çoğu vasıf gerektirmiyordu çünkü. Türkiye'de kıdem denen şeyin gereksizliğini idrak edince belirsiz süreli olarak iş hayatını bırakma kararı aldım.
Hayatımın önemli bir kısmını sıkılarak geçirmişim gibi hissediyordum okurcum. Okul hayatındaki bazı derslerden, küçükken eve gitmek istemiyorken mecburen eve gittiğim zamanlardan, bana çok ters olmasına rağmen yıllardır tahammül etmeyi başardığım sıkıcı ofis yaşantısından... Hayat geçip gidiyor ve ben sıkılıyordum. Bana dayatılan bu düzene senelerce sesimi çıkarmamışken, bir yetişkin olarak daha fazla kabullenmeye niyetim yoktu!
Yılın yarısını İstanbul'da, yarısını İzmir'de geçirdim. Geçim derdi olmadan, kira ödemeden yaşamak, ofis yaşantısından uzak olmak inanılmaz iyi geldi. Düzenli spor yaptım, lindy hopu ilerlettim, tezimi bitirip mezun oldum, her gün işe gitmeden de boşluğa düşülmeyeceğini deneyimledim. Bu sene iş için Essen'e, Bakü'ye, Barcelona'ya, tatil için bolca Çeşme ve Alaçatı'ya, Sığacık'a, Ölüdeniz'e, Akyaka'ya, Cunda'ya, Rodos'a gittim. Bu yaz en çok deniz tatili yaptığım yaz oldu. 2 ayda bir İstanbul'a kaçamaklar yaptım, ne yalan söyleyeyim arkadaşlarımla İstanbul'da yaşadığımdan daha kaliteli ve keyifli vakit geçirmeye başladım.
Bu yıl da bilgeleşmiş ya da yumuşamış hissedemedim kendimi kadın-erkek ilişkilerinde.
2016'da aşka dair hiç kafa yormak istemiyorum. Gerçekten iyi olduğum bir uğraşım olsun istiyorum, iyi bir iş bulmak, sıfırdan güzel bir ev kurmak, daha çok okumak, düzenli spor yapmak, dansa devam etmek, arkadaşlarımla kaliteli vakit geçirmek, bolca seyahat etmek, güzel yemekler yapabilmek, zayıflamak ve zayıf kalmayı başarabilmek, kişisel bakımıma daha çok para ve zaman harcayabilmek istiyorum.
T.