İzmir günlükleri: Ölüdeniz

Ah bu iş hayatı üzerine ne kadar yazı yazsam, ne kadar şikayet etsem az.
Çalışmayı gerçekten seviyorum aslında ama her şeyi sıkıcı hale getiren bu düzene isyanım var!

Ben 4 tane ofis işi değiştirdim. Elbette yoğun zamanlarım oldu ama toplasan toplamın yarısı bile etmez. 5 yıllık deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki, ofis çalışanlarının çoğu gerçekten az çalışıyor. Yapacak iş yok çünkü! İşim yokken, orada bulunmam gerekmese de bulunma zorunluluğunu ben bir türlü anlayamadım ve kabullenemedim. İşi olmayanı ofise tıkmayalım zihniyeti de Türk patronunun asla anlayamayacağı ve kabullenemeyeceği bir şey olduğu için orta noktada buluşamadık.

1.5 aydır serbest çalışan olarak şu an hayatımdan pek memnunum. Zamanımı ben belirliyorum, işlerimi yapıyorum, istediğim gibi geziyorum. Yanıma bilgisayarımı aldığım sürece her yer benim ofisim. Gerçekten özgürüm!

Benim artık "freelancer" olarak çalıştığımı bilen arkadaşım geçenlerde yazdı: Ölüdeniz'de yamaç paraşütü eğitimi alıyorum, istersen sen de gel, tatil yaparsın diye... Ben de özgür bir insan olarak atladım gittim tabi.

Ölüdeniz aktivitesi oldukça bol bir tatil merkezi. İzmir'den Fethiye'ye otobüsle tam 5 saatte gidebiliyorsunuz. Oradan da Ölüdeniz dolmuşlarına binip 30-40 dakikada Ölüdeniz'desiniz. Kaş'a, Kalkan'a, Kelebekler Vadisi, Kabak'a da 1 saatlik mesafede.

Yabancıların mülk edinmesi kolaylaştırıldığı için Ölüdeniz neredeyse sadece İngiliz'lerden oluşuyor. Biraz Rus da gördüm, çalışanlar dışında çok fazla Türk görmedim doğrusu.

Ölüdeniz'in kitlesi de gece mekanları da beni pek açmadı okurcum. Yaşlı İngilizler'e hitap eden pubları, çakal Türkler'in işlettiği gece kulübü ile düğün salonu arasında kalmış, 'ne versek onu yerler zaten' tarzında ucuz konseptli mekanlarını ben pek sevmedim. Evet denizi şahane ama Ölüdeniz'e aktivite için gitmeyecekseniz yurdumda denize girilecek başka yer mi yok yahu?

Ölüdeniz'de keyifli 3 şey vardı benim için:

1- Sunmed Lodge



Belcekız plajına 10 dakika yürüme mesafesinde olan, 8 adet bungalovdan oluşan çok şirin bir apart.
Sahipleri oldukça ilgili insanlardı.

2- Ölüdeniz



En son Sığacık'ta buz gibi suya girdikten sonra Ölüdeniz'in sıcacık suyunda mest oldum. Dağlarla çevrilmiş Belcekız Plajı cennet gibiydi. Plaj ücretsiz. 8 TL şemsiyeye, 8TL şezlonga veriyorsunuz sadece.

3- Yamaç Paraşütü!



Bu benim ilk ekstrem sporum deneyimimdi. Arkadaşım sağolsun uçmadan önce geçen gün inişte bacağı kırılmış, biri akrobasi yaparken düşmüş ölmüş diyerek beni korkutmaya çalışsa ve başarsa da vazgeçmedim ve uçtum!

Ölüdeniz'de bir sürü yamaç paraşütü yaptıran yer var. Ben apart sahiplerinin tavsiyesi ile Gravity'e gittim. Bilmiş bilmiş konuşmak istemem ama bence ucuzundan ziyade tavsiye edilene gidin. Neticede herhangi bir aksilikte kurtulma şansınızın olmadığı bir aktivite bu.

Fotoğrafıyla, videosuyla 300-400 TL arası maliyeti olan pahalı bir spor ama gerçekten çok keyifliydi. Etkisinden hala kurtulabilmiş değilim.

Bonus: Yemek için gittiğimiz yerler içinde en çok deniz kenarındaki Bella& Gusto'yu beğendik. Yemekleri gerçekten lezizdi.