Aşk ve bağımlılık.

Bize özlemini duyduğumuz duyguları yaşatanlara aşık oluruz, kaçtığımız duyguları yaşatanlara değil diye bir laf etmiştim daha önce.

Anne ve babanın, çocuğun kişisel gelişiminde illaki olumsuz etkileri oluyor. Olumlu etkisi olumsuz etkisinden fazla olanlar iyi ebeveyn olabilir ancak. Aile tarafından tatmin edilmemiş, eksikliğini hissettiğimiz birçok duygu var aslında. Bazen kişi kendisi bile farkında değildir hangi duygunun eksik olduğunu. O yanımız tatmin edilmeden tam hissedemeyiz sanki. Biriyle karşılaşırız, hiçbir şey talep etmeden bize eksikliğini hissettiğimiz, o ihtiyacı olduğumuz hissi yaşatır. İşte o tamamlanmışlık hissine aşk diyoruz bence. 

Bazıları ise, kaçmaya çalıştığımız duygularla yüzleştirir bizi. Böyle insanları bilirsiniz, yanındayken asla kendiniz gibi olamazsınız. Hep yaşam enerjiniz düşer, hep kendinizi kanıtlama çabasına girersiniz.

Ona hatalı olduğunu hissettiren bir baba karşısında sürekli ona layık olmaya çalışan bir kız çocuğu düşünün. Yetişkin iken, bu duyguyu size devamlı olarak yaşatan birine ilginiz, kendinizi kanıtlama çabasından başka bir şey değildir. Kendinizi kanıtladığınız an ilginiz de biter.

Bize kötü hissettiren kimseye gerçekten aşık olamayacağımızı düşünüyorum ben. Aşk değil daha çok bağımlılık ilişkisidir o.

Tüm bu psikolojik tespitlere kaynak? Her zamanki gibi; bence öyle yani.