Mutluluk

Sahip olunca mutlu olacağımıza inandığımız birçok şeye sahip değilim şu an.

Az paralar kazanıyorum, az tüketiyorum, pahalı kıyafetler, ayakkabılar, çantalar alamıyorum, çok fazla seyahat edemiyorum, evli değilim, çocuğum yok, iyi bir işim, toplumda saygınlık kazanabileceğim herhangi bir statüm yok.

Aslında olayı başa sarmak gerekirse; ben İstanbul'da şu an kazandığım paraların yaklaşık 3-4 katını kazanıyordum, Ortaköy'de kendi başıma yaşadığım bir evim, taksiyle 5 dakika, yürüyerek 25 dakika mesafede bir işim vardı. Ortalama 2 ayda 1 yurt dışına çıkıyordum. Zevkli ve pahalı mekanlarda çok rahat paralar harcayabiliyordum. Sonra bunları bırakıp, mobil olarak çalışabileceğim alternatif bir hayat yaratmak için İzmir'e yerleştim.

Şimdi "ben bir bok yedim, güzellemesini yapayım da insanlar pişman olmuş demesin" diye yazmıyorum bunları.

Evet İzmir'e dair hayal kırıklıklarım oldu; mesela maaşlar tahmin edemediğim kadar düşük.

Burada pahalı, zevkli, belirli bir sınıfa hitap eden mekanları bulamazsınız çünkü öyle bir zenginlik yok. Alım gücü düşük olduğundan organizatörler de buraya para gerektiren, üst düzey etkinlikler getirmiyorlar, bu yüzden kültürel aktivite zenginliği de pek yok. İzmir dışında yaşamamış insanlar aksini iddia edebilir ama İstanbul ile kıyaslayınca kültürel aktivite kalite farkı çok bariz belli.

Lakin hayat standartımdaki bu düşüş inanılmaz bir hüzne sürüklemedi beni. Hatta mental olarak rahatlattığını bile söyleyebilirim.


Çünkü saygın bir işe sahip olmak, çok paralar kazanmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, marka çantalara, ayakkabılara sahip olmak için ödediğimiz bedeller çok ağır.

Eskiden "herkes aynı değil, herkes benim cesaret ettiğim şeylere cesaret edemeyebilir, insanları yargılamamalıyım" derdim ama artık böyle düşünmüyorum.

Sürekli şikayet edip de, hiç aksiyon almayan insanların mevcut durumundan memnun olduğuna inanıyorum.

Yeteri kadar memnun değilse bile pahalı bir ayakkabı alma isteği, ödediği bedellerden daha ağır basıyordur mesela.

Yani bu hayatı kendi istiyor. Önce kurban psikolojisinden çıkıp bunu bir kabul etmek lazım bence.

Hayatından gerçekten memnun olmayan herkes bir şekilde değiştirmek için fırsat yaratır.

Bu belki 1 senesini alır belki 5 senesini... hatta belki başarılı bile olamaz ama bence en kutsal gayret sana bir kere vaat edilen o biricik hayatını, mutlu olduğun şekilde dizayn edebilme gayretidir.

Başarı da sanılanın aksine, her şeyi istikrarlı bir şekilde devam ettirmek değildir bana göre, beğenmediğin zaman konfor alanından çıkıp, bozup, tekrar kurabilme cesaretidir.