Y kuşağı neden mutsuz?

Günümüzün popüler konusu, bir ton araştırma yapılıyor bunun için.

Y kuşağı mutsuz çünkü istediği hayatı yaşayamıyor ve yaşamak için hiçbir alternatif yaratamıyor.

Y kuşağı mutsuz çünkü X kuşağı tarafından yönetiliyor.

İnternet çağına denk gelen ve dünyadaki farklı hayatlara tanıklık eden bir nesli, haftanın 6 günü, günde minumum 9 saat zevksiz ofislere tıkıp çalıştırmak isteyen bir nesil yüzünden mutsuz.

Çünkü kendileri böyle görmüş, çok çalışmanın doğru bir şey olduğuna inanmış ve kendi gibi yaşamak istemeyenleri de; tembel, işe yaramaz, başarısız, güçsüz hatta değersiz olarak yaftalıyor.

Çok çalışmayı kimler sever biliyor musunuz?

İşten başka nasıl zaman geçireceğini bilmeyen, insanlarla iletişim kurmaktan sıkılan, çocuğuna, eşine zaman ayırmak istemeyen, anasının babasının gönlünü hoş tutmak yerine çalışmayı tüm kişisel sorumluluklarından kaçış yolu olarak gören insanlar sever. Bu durumun erdemli bir tarafı yok bana göre. Umarım çok çalışmanın dışlanacağı günleri de göreceğiz hep beraber.



Bizler, bir önceki neslin varoluş değerleri ile kendi isteklerimiz arasında sıkışıp kalıyoruz, bu yüzden sürekli hindi gibi düşünüyoruz hem başarılı olup, hem istediğimiz hayatı nasıl yaşayacağız diye...

Lakin başarı olarak tanımladığımız çoğu şey; klişelerden, toplumun dayattığı hayatı yaşamaktan ibaret. Başardığın zaman gerçekten tatmin ve mutlu olmuyorsun.

Ben kendi başarı kavramımı tanımlamaya çalıştım. Başarı benim için, kendi isteklerim ile karşı tarafın isteklerini ortak bir paydada buluşturmak demek.

Bu arkadaşlıkta da, iş hayatında da, özel ve aile ilişkilerinde de böyle...

Yani kendi isteklerimin önemsizleştiği bir işe de, ilişkiye de sahip olsam, sırf sahibim diye kendimi başarılı hissetmeyeceğim. Çoğumuz hissetmiyoruz aslında, bu yüzden başarı sonrası mutluluk hissi de gelmiyor. Mutluluğu bize sahip olmayana, ya da daha düşüğüne sahip olana bakıp "alabileceğinin en iyisi bu, şükretmelisin" mantığı ile dayatıyorlar.

Çünkü her şey kısıtlı bu ülkede.

İyi bir iş, alternatif bir hayat, aşk, para, zaman...

Bir şekilde kendini bu sistemden kurtarmış insanlar, sonra çıkıp sosyal medyada hayata dair mutluluk ve ilham mesajları veriyor. O sistemden çıkıyor direkt, sistemin mağdurları artık umurunda değil. O çıkabildiyse herkes çıkabilir.

Neticede herkes o sistemden çıkabilen bir kişi olmanın derdinde.

Sistemden çıkarsak da bize vaat edilen, sahip olabileceğimizin en iyisi.
Ama bu çoğu zaman "tam olarak istediğim buydu" ile aynı şey değil.