Kayıtlar

Eylül, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İzmir Günlükleri: Akyaka Cenneti

Resim
İzmir'e taşındığımdan beri Sığacık, Çeşme, Fethiye, Cunda, Rodos ve Akyaka'ya gittim. Akyaka'ya gitmeseydim Rodos açık ara en güzel tatil güzergahım olacaktı ama Akyaka da gerçekten bir cennetmiş. Pamukkale'nin Fethiye'ye giden otobüsüne biniyoruz, 3.5 saat sonra Akyaka yol ayrımında iniyoruz. Yolculuk sırasında muavine söylerseniz size Akyaka yol ayrımında servis ayarlıyor. Otelimize doğru giderken yolda bizi karşılayan yeşil zaten nasıl bir cennete varacağımız konusunda ipucu veriyor. Servis bizi tam otelimizin önünde bırakıyor: Gümüş Konak. Gümüş Konak O civarda benzer standartlarda bir sürü otel, apart, pansiyon var ama biz sahibinin oldukça ilgili olması, içerisinin çok temiz olmasından dolayı çok mutlu hissediyoruz burada. Gümüş Konak Akyaka'da gidilebilecek bir sürü koy var ama bizim keşfetmeye zamanımız yok. Öneri üzerine Çınar Koyu'na gidiyoruz. Çınar Plajı bence vasat bir tesis ama biz orada koca bir Çınar ağacının gölgesinde çok key

Sayıklamalar.

İnsanlar, istediğini alanlar ve alamayanlar olarak ikiye ayrılır bana göre. Hele istediğini çevresiyle uyum içinde, kimseyi kırmadan alanlara gerçekten büyük bir hayranlık duyuyorum. Onun dışında hiçbir şeye öyle çok saygı ve hayranlık duymuyorum zaten.  Şu an olduğum yer çok güzel. Kaygısız, tasasız, sorumluluktan uzak. Gelecek yok, şimdi var. Konforlu alana çok alıştım, tehlikeli boyuta gelmeden çıkmam gerektiğinin farkındayım ama erteleyip duruyorum işte. Geçmişe baktığımda yersiz ve fevri hareketlerim yüzünden bir sürü ilişkiyi kestirip attığımı farkediyorum. Öyle yapmasaydım şimdi bambaşka hikayelerim olurdu belki. Bir sürü hata yaptım evet ama beni yumuşatacak kimseyle de kesişmedi yolum, doğruya doğru. Benim yazarken gözlerimi dolduran bir itirafın benden başka kimse için öneminin olmaması ve benim yine de bunu yazıyor olmam çok garip. Hayatta hiçbir şeyi akışına bırakamadım ben. Her istediğim için mücadele ettim, olmayanlar da ben mücadele etmediğim için olmadı. Be

Dady issues.

Çok uzun yıllar babamla ilişkimi, babamın öldüğünü herkesten gizledim. Yani gizlemedim de sorulmadıkça asla konusunu bile etmedim. İnsanların yüzündeki o acıma duygusunu görmemek için. Son bir iki yıldır ise anlatmak istiyorum, dağlara taşlara yazasım geliyor zehrini içimden akıtmak için. Benim babam vaktiyle köy öğretmenliği yapmış bir insan. Bundan 50 yıl önce, Erzurum gibi bir yerde köy öğretmenliği epey saygın bir meslek. Babamı kimden dinlediysem ne kadar zeki, komik ve harika bir adam olduğundan bahseder. 80'li yıllarda MHP'de üst düzey bir yetkili. Erzurum'dan solcu mu çıkar zaten? Çıkmış ama. Onun kardeşi. Kardeşi solcu, kendisi sağcı. Babam kuvvetle muhtemel birçok ölüm olayına karışmış hatta kendisi adam bile öldürmüş olabilir o dönemde. Bir gün ölüm listesinde kardeşinin adını görünce onu uyarıp kendisi de kaçıyor partiden. Çok ünlü bir tetikçi peşine düşüyor babamın. Sonra askeri darbe oluyor, babam bir ton işkence görüyor. Falan filan. Bu olaylar bittikten