Erasmus Günlükleri: Woodstock Festivali!

Son 5 Gün.

9 ağustos sabah 5'te Istanbul'da olacağım. 
Herkes gitti okurcum, her zaman gürültülü olan bu yurtta şimdi ne ışık, ne ses, ne insan var. İnanın 27 yıllık hayatımda böyle ızdırap görmedim. Sessizlik ve yalnızlık beni öldürüyor.

İnsan sona gelirken hikayenin başından beri olan kararlarını düşünüyor.
En başta gelme kararım, kesinlikle verdiğim en iyi kararlardan biriydi... 
Sonra Berlin yerine Frankfurt Oder'de yaşama kararım.
Aslında baştaki planım iki ay yurtta kalıp iki ay Berlin'de kalmaktı, ama Berlin'de ev bulmak gerçekten zorladı beni. Kendimi o zahmete sokmak istemedim. Şimdi düşünüyorum da, Berlin'de yaşasaydım her şey çok daha farklı olabilirdi.

Mesela?

Belki bambaşka bir çevreye sahip olur, bir sürü kültürel aktiviteye dahil olurdum. Gerçi o zaman da burada yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak eder, asla tam anlamıyla tatmin olmazdım gibime geliyor :)

Okuduğum bir köşe yazısından şu bölümü çok sevmiştim. 

"Şu dünyada insanın içini kıpırdatan ender sıfatlardandır ‘yeni’. Söylemesi bile güç verir. Başka türlüsünü düşlemeyi, beklemeyi çağrıştırır; insanın kalp atışını hızlandırır. Ve elbette, bu özellikleri yüzünden şu dünyada ‘yeni’ kadar içi boşaltılmış az sıfat vardır. Ambalajlanmış eskiler, küçük değişikliklerle cilalanan retorik kalıplar yeni diye yutturulmaya çalışılır. Oysa insan doğası, gerçekten yeni olanı aklından önce kalbiyle sınar, beden diliyle tepki verir. Bundan dolayı, ‘yeni gibi yeni’ olan, çıkar başköşeye oturur. Hakkı teslim edilir."

Gerçekten beni heyecanlandıran tek şey "yeni". Bu yüzden hayatımda hep yeni bir şeyler istiyorum.
Geriye dönüp bakınca hep yeniler aklımda kalmış, geçmişe dönmek istemem çünkü tekrar yaşasam ilk seferki kadar beni heyecanlandırmayacağını biliyorum o yenilerin. Onları o halleriyle bırakmayı ve üzgün olduğumda tutunacak anılarım olarak kalmasını seviyorum.

Buraya ilk geldiğimde her şey beni heyecanlandırmıştı, İstanbul'dan sonra küçük yerde yaşamak, yeni insanlar, yeni hayat. Bunun gazı bir süre gitti okurcum, sonra buradaki insanların heyecanlarına ortak olamadığımı farkettim. Çünkü buradaki birçok kişi muhtemelen ilk defa ailesinden uzakta yaşamış, uluslararası ortama ilk defa girmiş kişilerdi. Daha önce sahip olmadıkları sınırsız ve özgür bir seks hayatları ve partileri vardı. Yani sabahlara kadar partilerde sarhoş olup seks yapmak çok da çılgın şeyler değil elbette.Sadece ilk heyecanlar güzel. Ben de bu heyecanı kıskanmadım değil, ama benim için tüm bunlar zaten sahip olduğum şeylerdi. (Yaşım 27 come on!) Elbette nerdeyse her partiye katıldım, çok da sarhoş olup eğlendim ama benim aradığım başka bir şeydi sanki. Benim yenimdi.

Buraya gelmeden önce ise tek bir isteğim vardı, benimle birlikte gezecek kendi kafama uygun birilerini bulacak ve "yeni" anılar biriktirecektim. Benim kafama uygun birileri ise benimle yakın mizah anlayışına sahip, eğlence ile ciddiyeti dengelemeyi başaran biri olmalıydı. Burada o dengeyi bulamadım ben. Muhabbetinden keyif aldığım kişilerle muhabbet etmekten öteye geçemedik, partilerde keyif aldığım kişilerle de 4.5 ay boyunca yüzeysel muhabbetlerden öteye geçemedik.

Olmadı yani. 

Birçok tatlı insanla tanıştım içlerinden bazıları bundan sonra hep hayatımda da olabilir ama ben gerçekten benimle aynı frekansta birilerini bulamadım.  Neticede kendimden 4-5 yaş küçük insanlarla dolu bir ortamdan bahsediyoruz.

Bulsaydım buranın tozunu attırırdım o ayrı.

Tabi esas değerlendirmemi döndükten sonra yapacağım. En azından yapılacaklar listemdeki bir maddenin üzerini gittiğim bir festival sayesinde çizmiş olmaktan mutluyum. Woodstock müzik festivaline gitmek!



Woodstock: Dünyanın en büyük festivallerinden, ücretsiz!

                       

Line up'ın oldukça iyi olmasının yanında festival içerisindeki her şey ya bedava ya da bedava denilecek kadar ucuz. 1 saatte başka bir ülkedeki festivale ücretsiz olarak gittik. Gördüğüm en büyük festivaldi. Gerçekten bu kadarını beklemiyordum. Sabaha kadar festivaldeydik, yeme içme dahil toplamda 5 euro gibi komik bir rakam harcadık. 



Festival ortamlarında insanlar çok daha açık ve sempatik oluyorlar birbirlerine karşı. Benim için müziğin yanında insanların o pozitif ruh hali festivalleri güzel yapan. Yine de festivaller benim için günü birlik aktiviteler. Daha önce festivalde çadırda kalmış bir insan olarak çadırda günlerce vakit geçirmenin gerçekten hiç bana göre olduğunu düşünmüyorum:) 

Festival sayfası burada efendim, çıkan grupları inceleyin, bir dahaki sene aklınızda bulunabilir :) 
(https://www.facebook.com/events/761614077198518/?fref=ts)