Erasmus Günlükleri: Prag!

Okur okur okur...

Geldiğim andan itibaren hiç yabancılık çekmedim Almanya'da.
Ulaşımın rahatlığını, insanların sakinliğini, her yerin yeşil olmasını, alışveriş sırasında cüzdanımı bulamadığım zaman arkada sabırsızlanıp "öfleyen" insanların olmayışını, korno sesi duymayışımı, her şeyi bayağı bayağı seviyorum.Üstelik her gün kötüye giden ülke gündeminden de tam vaktinde uzaklaştığımı düşünüyorum.
Birkaç ay sonra ben de sizlerle tüm bu sıkışmışlık, çaresizlik ile bezeli boğucu yaşam koşullarına geri döneceğim merak etmeyin, birkaç aylığına nefes alıyorum burada :)

İstanbul'da gerek arabamın olmayışı gerek toplu taşıma ve trafik çilesi gibi sebeplerle Taksim- Beşiktaş-Ortaköy hattına hapsetmiştim kendimi. Hem Ortaköy gibi bir yerde yaşamanın avantajından hem de rahat yaşama isteğine belki de birçok kişiden fazla olan düşkünlüğümden dolayı ne uzak yerde yaşayabilirim, ne de hafta sonları saatlerce trafikte kalacağımı bile bile toplu taşıma ya da taksi ile uzak yerlere gezmeye gidebilirim.
Bir şeyler yapmak için motivasyonumu arttıran şey; konfor ve rahatlık. Türkiye'de konfor çoğu kez lüks ile mümkün, Almanya'da ise devletin sağladığı hizmetler çoğunlukla konforlu.

Avrupa'da yaşamanın diğer bir avantajı ise tabii ki seyahat özgürlüğü, bu sebeple ben de daha önce yolumun düşmediği Prag'a gittim.

Berlin'den Prag'a otobüs ile 5 saatte gittim. Orange Ways otobüs şirketiyle gidiş-dönüş bilet tutarı 40 EURO!

Avrupa'da birçok şehir görmüş biri olarak artık şehre dair gördüğüm şeyler beni şaşırtamaz diye düşünüyorum. Dolayısıyla bir şehri diğerinden daha çok sevmemi sağlayan şey şehrin havası ve de insanları.

Prag bu anlamda fethetti beni. Sıkıcı değil ama metropol yoruculuğu da yok.
Güzel bir denge var. Oldukça kısa bir zaman geçirmiş olsam da, Avrupa'da en yaşanabilecek şehirlerden biri olarak göründü gözüme.

Tarihi bilgi vermeyeceğim, aşağıda bahsedeceğim yerlerin tarihini google'da arayabilirsiniz. Bana kalırsa Prag'ı tam olarak yaşamak için 3 gün ayırın, tarihi yerleri bir günde kolaylıkla bitirirsiniz ama bir şehre kısa zaman harcamak, sadece meşhur yerlerine gidip fotoğraf çekmek oldukça sıkıcı. Meşhur yerleri bitirip şehre biraz daha alıştıktan sonra vakit geçirmek kesinlikle daha keyifli oluyor.

Prag'a gittiğinizde mutlaka görmeniz gerekenler yerler;

Prague Castle


St. Vitrus Cathedral (Photo by )




Old Town Square

Charles Bridge (Özellikle geceleri manzarası şahane)


Letna (Beer Garden)




National Museum'un altında, nehrin tam kenarında Nominanza River'a mutlaka gidin.



Grup iseniz ve hepiniz bira seviyorsanız, The Pub Praha'ya gitmenizi öneririm.

10 kişi bir masaya oturabiliyor ve fotoğrafta gördüğünüz gibi çeşmeden bira içebiliyorsunuz. Herkes bir numara belirliyor ve herkes numarasına göre birasını alıyor. Kimin ne kadar içtiği belli ve çok daha ucuza geliyor bira.




Oralara kadar gitmişken, Çek birası Staropramen ve geleneksel çek yemeği Goulash'ı denemeyi unutmayın.
Görüşmek üzere!
Tansu