Bu bir iç dökme yazısıdır.

Benim her biri harika ama aşk mevzularında istediğini bulamamış arkadaşlarım var. Yaklaşık bir sene önce ben de o kafası karışıklardandım. Kendi farkındalığımı arttırarak sıyrıldım bu kısır döngüden. Beni üzen insanları kendi hayatıma nasıl çektiğim ve mutlu edebilecekleri nasıl ittiğim yıllardır gözümün önündeymiş, bir perde inmiş ben görememişim sanki.

Şanslıydım. Bunu farkettiğim andan çok kısa bir süre sonra beni gerçekten mutlu edeceğine inandığım bir adam çıktı karşıma. Saçma bulduğum hiçbir taktiği kullanmadım, bütün rahatlığım ve özgüvenimle karşısındaydım. Ben aynı bendim yani, sadece onun hayatıma girmesine şans vererek kırmıştım o döngüyü.

Farkındalığınız ne kadar artarsa artsın öyle adamların her daim karşınıza çıkmayacağını da bilmeniz lazım. Gerçekten güzel bir frekans yakaladığın ve sana gerçekten değer veren bir partner bulduğunda kıymetini bilmen lazım.

E ama nereye kadar?


Beni sevdiğine ve benim için çok güzel şeyler yaptığına inandığım bir adam var hayatımda. Ben de onu seviyorum. Evet biliyorum belki kimse beni onun kadar sevemeyecek yine de içimi kemirip duran, adlandıramadığım bir yanlışlık var ilişkimizde. Kalbimdeki huzursuzluğu akıl yordamıyla açıklayamıyorum, tanımlandıramadıkça huzursuzluğum artıyor ve arıza çıkarırken buluyorum kendimi.

Adam öyle emin ki yapılması gereken her şeyi yaptığından, alınganlık göstermek, memnun olmamak, söylenmek, arıza çıkarmak hep nankörlük, bencillik onun gözünde. Sonra çözüyorum yanlışlığın nerede olduğunu; adamın şu düşünceli ve mükemmel sevgili hali, benim geri kalan her şeye razı olmamı gerektiriyormuş gibi bir izlenim yaratıyor, beni anlamaya çalışmak için hiçbir adım atmıyor, kaygılı ve tedirgin halimi dönüştürmektense suçlayıcı tavırları ve yerli yersiz kıskançlıkları tuz biber oluyor. Sevgi dilencisi muamelesi yapılmasına katlanamıyorum, kendime layık görmüyorum bu yüzden arıza çıkararak bir çeşit sınırlarını görmek istiyorum adamın.


Sizi ne kadar severse sevsin, insanlar daima size kendinizi kötü hissettirmeye çalışır. Bir insanı suçlu ve kötü hissettirmenin en ucuz yolu; karşısına çıkan mutluluğu kendi isteğiyle heba ediyormuş gibi davranmaktır. İnsanın suçluluk bombardımanından sağ salim kurtulması için kendine göre bir yargılama mekanizması geliştirmesi lazım. Bunu bana kalbim sağlıyor. Aklımdan daha iyi bir rehberim kalbim var benim. İş seçerken bile şartlarından ziyade ortama ısınıp ısınamadığıma bakarım ilk. Eş seçerken, ev seçerken, hayatın karşıma çıkardığı tüm fırsatları değerlendirirken kalbim rehber olacak. Kalbimin onay vermediği hiçbir ilişkiyi o haliyle sürdüremem. Yapılacak iki şey var ; ya düzeltmek için mücadele etmek ya arkanı dönüp gitmek. Ben ilkini denemeye çalıştım ama anlatamadım, anlayamadı, anlayamadık birbirimizi. Hala daha yanlışlık neredeydi tam olarak çözemiyorum ama bu saatten sonra en doğrusu arkanı dönüp gitmek sanırım. Daha berrak düşünebilmek için.

Foto 1 için tık
Foto 2 için tık