2013.

Biraz geç de olsa 2013 üzerine illaki bir yazı yazılmalı çünkü benim için dönüm yıllarından biri oldu.

Maddi durumumun en iyi olduğu,
En fazla seyahat ettiğim (4 yurtdışı, 5 yurtiçi seyahat),
Terfi ettiğim,
Bir süre yurtdışında yaşama kararımı netleştirdiğim,
Çok uzun bir süre sonra gerçekten sevebileceğim bir adam tanıdığım,
Ve tüm ülkenin isyan ettiği muazzam gezi direnişine tanıklık ettiğim bir yıl oldu.

Geçen yıl bunların hepsini bana vererek beni daha bir "tamamladı" sanki.


Öncelikle iş hayatım...

Geçen yıla kadar gerek ailemin beni finanse ettiği dönemler, gerekse iş hayatımın ilk iki senesi dahil, maddi durumum hiçbir zaman tatmin edici olmadı. Hep birçok şey eksik kaldı. Bunun için hiç ezik hissetmedim ama. Param yoksa, ne öyle pahalı bakımlar, ne düzinlerce kıyafet ve ayakkabı, ne lüks restoranlarda yemek yeme ne de pahalı telefonlara merakım oldu. Seyahat etmeyi hep çok istedim, onun da ucuz yollusunu buldum bknz: Avrupa Birliği Gençlik Projeleri.

Yaşım oldu 25, bu sene istediğim hayata kendi emeğimle daha da yaklaştım. Bütün yıl kazancım diğer yıllara göre görece daha iyi oldu ama bir kuruş para biriktirmedim, tüm paramı, param yokken merakım olmayan o bahsettiğim şeyler için keyifle harcadım. İşimde başarılı oldukça bir de terfi aldım.

Bahsetmeye değer diğer bir başlık ise Gezi Direnişi...




Hayat çoğu kez haksız ve adaletsiz.
Türkiye gibi ülkelerde ise çok daha fazla.
Herkesin insan gibi yaşaması ve insan gibi muamele görmesi gerektiğini düşünüyorum ben.
Hiç yılmadım kendi hakkımı savunmaya.
Sıramı kapmaya çalışan adama, parası olanın daha iyi muamele gördüğü yerlerde bana saygısızlıklar yapanlara, hakkımı vermeyen patronlarıma karşı...
Hakettiğimi düşündüğüm hiçbir şeyden taviz vermedim.
Çoğu kez aldım istediğimi.
Benim frekansıma yakın birileri pek yoktu çevremde.
Çoğu kez eleştirildim.
Yabancıydım hep bu ülkenin insanlarına.
Derken gezi isyanı patlak verdi.
Tüm ülke isyandaydı.
Sanki tüm ülke anlamaya başlamıştı beni.
Üzerimde harika bir etkisi oldu.
İsyan mutluluğuma mutluluk kattı.
O kadar haklı, tutkulu, şarkılı, aşklı, umutlu, yardımlaşmalı, coşkulu bir isyandı ki.
Sahiplenebileceğim her şey vardı orada.
Sahiplendim ben de.
Hep oradaydım.
Hayatımda belki de bir daha hiç şahit olamayacağım müthiş bir atmosfere tanıklık ettim.

Bir de bana aşk kazandırdı.


Geçen yılın başında bir adamla tanıştım. Hani beraber asla "iyi" olamayacağına emin olduğunuz çiftler vardır ya, aynen öyleydik. İlişkimiz de olmadı tabi. Dönüp baktığımda denemeyişimizin en ufak bir pişmanlığı yok içimde. Kayıp değil aksine bana bir kazancı oldu. Bir gün, farkında olmadan, yıllardır önümde duran ama benim asla farketmediğim bir gerçek ile yüzleştirdi beni bu adam.

Baba-kız ilişkisinin, kızın gelecekte erkeklerle olan ilişkilerinde çok önemli bir faktör olduğunu bilirsiniz ama bu etkinin tam olarak nasıl olduğunu kendi hayatınızda görmeniz çok zordur. Ben de hiçbir destek almadan farkedememişim yıllarca.

Sorunlu bir babanın kızı olarak baba figürünün o problemli, sürekli sorun çıkaran, özgürlük kısıtlayıcı, melankolik hali zihnime erkek kodunu da aynı şekilde kazımıştı. Çok uzun bir süre bırak sevgiliyi arkadaş olarak bile erkek yoktu çevremde. Sadece paylaşmak için bile derdini anlattığında uzaklaşıyordum adamdan, bir erkeğin melankolisi beni duygusal olarak dibe çekiyordu. Bu çok tehlikeliydi çünkü hayatıma girecek her adamın illaki sorunu olacaktı ve bundan kaçmamalıydım.

Bu farkındalığa eriştiğim zaman yüksek lisans yaptığım üniversitenin psikolojik danışmanlık servisinden yardım almayı talep ettim. Tespitlerimi aktardığımda danışmanın epey şaşırdı, herkesin bu farkındalık seviyesiyle gelmediğini söyledi. Bendeki olumlu değişim üzerine bir etkisi oldu mu bilinmez ama bence her yetişkinin yapması gereken bir şey bu terapi. Bir saat boyunca sadece kendinden bahsetmek, konuştukça kendini keşfetmek ve bunu seni yargılayacağından korkmadığın, sosyal hayatına dahil olmayan birine karşı yapmak inanılmaz rahatlatıcı. 

Bundan çok kısa bir süre aslında tanıdığım ama gezi direnişi sayesinde bambaşka özelliklerini keşfettiğim, ilişkiye, kadına bakış açısına hayran kaldığım bir adam girdi hayatıma. El üstünde tuttu beni, hayatı daha kolay ve eğlenceli hale getirdi, insanların basit ama aşamadıkları ilişki sorunları anlamsız gelmeye başladı, ben kendimce onları aşmıştım çünkü.


Bir adamı ne kadar sevebileceğim gördüm sayesinde.
İlişki içinde olma korkumu yendim.
Bana evliliği hayal ettirdi, beraber "mutlu" çocuklar yetiştirebileceğimizi...
Onlar için beraber güzel yemekler hazırlayabileceğimizi, her şeyi beraber yaparken çocuklarıma örnek, iyi bir baba olabileceğine inandırdı.
Sürekli süslü ve bakımlı olmak zorunda olmadığımı, tüm o rahat hallerin ne kadar keyifli olduğunu, "canım şunu yapmak istiyor" dediğimde her daim eşlik eden bir adamın, sevgili olmaktan çok öte hayatıma bir partner olabileceğini düşündürdü.
Bana çok gülen, beni çok güldüren bir partner.
Fazlasıyla tatmin ediciydi.
Masum
Şevkatli.
Tutkulu.
Son zamanlara doğru ise saygısız ve yıkıcı.

Sonra anladım ki, her ilişki farklıymış gibi başlayıp gerçeklikle son buluyormuş okurcum.


Çünkü ilişki sürdürmek kadar zor bir şey yok hayatta. Çoğu kez başaramıyor insanlar ama bence asıl kayıp ilişkiyi sürdürememek değil, senin hayatına olumsuz etki yapan insanlarla beraber olmak. Bense şanslıyım. Bana harika şeyler kazandıran bir adamla beraber oldum.

Kendimi tanımaya biraz daha yaklaştım sayesinde. Hep yalnızlık ve özgürlüğü yakıştırırdım kendime ama aslında tam tersi, hayatı kesinlikle tek yaşamaması gerekenlerdenim ben.Yalnız kaldığımda bile yazı yazarım, anlatmak, paylaşmak ihtiyacı içindeyim. Kendime saklayamıyorum hayatı, düşünceleri, mutlulukları, hüzünleri.

Benim için sorun olan şeylerin onun kendi düşünce tarzını değiştirmediği sürece asla değişmeyeceğini anladığım anda vazgeçtim mücadeleden. Kendimi anlatmak zorunda olmamanın huzuru kapladı içimi.



Kayıplarım olsa da, 2013'de oldukça kardayım ben.
2014'ten ise beklentim, daha fazla "haz".
25 yaşıma kadar daha çok mücadele, kendini tanıma çabaları ve anlam arayışı vardı.
Kendini daha iyi tanıyan bir kadınım artık.
Yumuşamak istiyorum hayata.
Sakinleşmek istiyorum...
Beni daha çok tatmin edecek şeyler yapmayı, fotoğrafçılığa devam etmeyi ve başka bir hobi edinmeyi, istediğim gibi bir ilişki yaşamayı, değer verdiğim insanlarla bağlarımı kuvvetlendirmeyi ve onlarla daha kaliteli zaman geçirmeyi diliyorum.

Foto 1 için tık
Foto 3 için tık
Foto 4 için tık
Foto 5 için tık
Foto 6 için tık