Duygular şelale.

Mutlu bir çocukluk geçirdim aslında. Sevgi dolu bir anne, birbirini çok seven, çok iyi anlaşan kardeşler, arkadaşlar...

Sokakta delicesine oynayıp dünyayı unutan ama akşam yaşanacak gerginliğin karamsarlığı eve dönüş yolunda yüreklerine işlenen iki küçük çocuk. O hissi hala bilirim okurcum ve bana öyle hissettiren her kim olursa, her neresi olursa hemen kaçarım.

Çocukluğuma dair tek yönü anılarım babamla ilgili olanlar.... Ölmeden önce onu sevdiğimi söylememi istemişti, hatırlıyorum. Bunu o kadar hak etmediğini düşünmüştüm ki, söylemedim. Ölmek üzere olan bir adamın son arzusunu yerine getirmemek biraz acımasızca görünse de beynimin onay vermediği hiçbir duyguyu dile getiremedim ben şu hayatımda. Söylemek istemiştim halbuki.

Babamı bilinçaltıma öyle bir ittim ki yıllardır aklıma bile gelmiyordu... Ta ki geçen geceye kadar... Onu neden sevdiğimi bulmak istiyordum. Onunla ilgili hiçbir güzel anı yoktu aklımda sadece kötüleri vardı... Annemi aradım, babamla ilgili güzel anılarımızı anlatmasını istedim... O anlattıkça hatırlamaya başladım, beynim onayladı hissettiklerimi, içim rahatladı...

Yaşımız ilerledikçe muhabbetlerimiz de epey değişiyor. Kız arkadaşlarımla toplandığımızda başlıca konularımız; kariyer, seks, erkekler, ilişki vesveseleri oluyor hatta şu ara evlilik ve çocuk bile gündemimize girmiş bulunmakta.

Yaşadığım bazı deneyimlerden dolayı mı yoksa yaşım gereği mi bilmiyorum ama artık ilişkiler konusunda eskisi kadar açık görüşlü olmadığımı, daha sert ve yargılayıcı olmaya başladığımı hissetmiştim. Çok yakın bir arkadaşımla bunu konuşuyorduk.

"Sen eskiden de böyleydin aslında. Her zaman bu tarz değerlerin vardı, olması da güzel bir şey."

"Öyle mi? dedim. Bu bana son birkaç ayda gelen bir şey diye düşünüyordum."

"Şu olayı hatırlıyor musun bundan 2 ya da 3 sene önceydi. Onda şu tepkiyi göstermiştin. Ya da şunda."

"Evet yaa, ama onun yaptığı da hakikaten yanlıştı."

"Bak yine tepki gösterdin:) Önceden de göstermiştin."

İnsanın seni yıllardır çok iyi tanıyan bir dostunun olması candır can! Bazen senin bile kendini tanıyamadığın anlarda ne de güzel geliyor...

Seks kadar kolay bulunabilen bir şeyin bu kadar abartıldığı, insanların uğruna diğer bütün değerlerini feda ettiği bir dünya düzenine karşı çıkıyorum sayın okur. En azından benim dünyamda, benim dünyamın içindeki insanlarda böyle bir gerçeklik yok.

Tabii ki insanın zor zamanları olur, istekleri olur. Başkalarına zarar vermediğin sürece istediğin ilişki türünü yaşa, hatta lütfen yaşa ki neyi istemediğini bilesin ama kimsenin seni zorlamadığı, isteyerek yaşadığın deneyimlerin akabinde sana haksızlık yapılmış gibi masum insan pozlarına girme. Güçlü ol, yaşadıklarının sorumluluğunu al. Yıllarca emek harcadığın bir arkadaşlığı, sana değer vermeyen bir adam, ucuz bir seks için riske atma. Sebebi olarak sekse çok ihtiyacın olduğunu öne sürme, acizliğini mazeret olarak kullanma. İnsan denen varlık eğitimli bir varlıktır. Kendini kontrol edebilir.

Çocuğum olursa ona ilk öğreteceğim şeylerden biri kontrollü ve gururlu olmak. Bunu hiçe sayan sadece bedensel zevkleri için yaşayan insanlar bir süre sonra gözümden düşüyor, değersiz geliyor. Elimde değil.

O zaman hadi ben sana güzel bir hafta sonu dilemiş olayım sen de yazıyı nasıl bitireceğini bilemedi diye düşünmemiş ol.

Öptüm.