Başkalarını ikna etmek mi daha zor, kendini ikna etmek mi?



Foto:Carlos Henrique Reinesch

Terketmek, aşkını itiraf etmek, barışmak, istifa etmek, ilk adımı atmak...

Beklemek bazıları için çok güvenli, bazıları için ise ızdırap. Yine de karar veren yerine mağdur olmanın hafifliğini yaşamak istiyoruz kimi zaman. O zaman yaşadıklarımızın sorumluluğunu almayız çünkü süreç bizim kontrolümüzde değildir. Olan olmuştur. Hayatı bize sunulduğu gibi kabul ederiz ve önümüze bakarız. Ama kendimiz karar veriyorsak, haklı olmak için gerekçeler üretip dururuz. Zihnimizdeki düşünceler, içimizdeki o emin olma hissi yakamızı bırakmaz. Hele ki işler tahmin ettiğimiz gibi gitmiyorsa insanlar kararlarımızın nedenlerini sorgular ve çoğu zaman neler hissettiğimizi anlamazlar. Hatta aradan zaman geçince biz bile neler hissettiğimizi unuturuz ve bizi o noktaya getiren olaylar sanki hiç yaşanmamış gibi davranırız.


Ne yapmalı dersen inan ben de bilmiyorum okurcum. İlişkiniz kötü gidiyorsa bırakın sevgiliniz sizden ayrılsın ya da işinizden mutlu değilseniz kovulmayı bekleyin diyemem elbette. Koy götüne, (eyvah göt dedim) fütursuzca yaşa hiç diyemem. Beklemek ya da karar vermek size kalmış ama her iki durumda da doğru olan sizin hissettiğiniz ve yaşadığınızdır herhalde. Bu yüzden sadece fiziksel olarak değil beyin olarak da devam edebilmeyi öğrenmek gerekir. Dünyanın en yorucu şeylerinden biri olan bitenin ardından farklı senaryolar üretip değiştirmeye çabalamaktır sanırım...