İnsanlar kaça ayrılır?



Her şeyi olması gerektiği gibi yaşayan insanlar vardır mesela. Dersini çalışır, bir iş bulur ve istikrarlı bir şekilde devam eder... zamanında evlenir, çocuk doğurur, kurulu düzeni sever. Bunları olması gerektiği zamanda, olması gerektiği şekilde yapar. Olması gerektiği gibi kavramı toplumda doğru kabul edilen yargılardan ibarettir. Daha ilerisini düşünemez, empati kuramaz. Başka hayatlara karşı çok açık ve hoşgörülü değildir bu insanlar. Ne istediklerini gayet iyi bilirler. Kararsızlıklar, histerik çelişkiler bu insanlara saçma ve yorucu gelir.

Hayatında hiçbir şey olması gerektiği gibi olmayan insanlar vardır. Hayatı sadece başkalarından farklı yaşamak isterler. Aslında bu bir istekten çok yaradılış meselesidir. Nasıl bir hayat istediklerini kolay kolay bulamazlar. Deneye yanıla, sil baştan denemelerle kendi hayatlarını kurarlar. Bazen bu süreci kimseyi üzmeden yaşarlar, bazen etrafı toza dumana katarlar. Kimisi toplumun yadırgamalarına karşı ayakta duramaz, kulağını tıkayamaz. İşte en tehlikesi böyle durumlardır. Ne karşı gelerek mutlu olurlar, ne uyum sağlayarak... Herkesten çok kendilerini yorarlar bu süreçte. Kimisi kendini kabul ettirir, kararlıdır. Bir süre sonra bir istisna gibi kabul edilir ve kimse kararlarını eleştirmez. İnsanlar hayat tarzına saygı duyar. İşte bu tam anlamıyla bir özgürlüktür.

Aslında bütün bu çaba nasıl bir hayat istediğini bulmaya yöneliktir. 1. tip insanlar bu yorucu süreci yaşamadan sadece kendilerine sunulan hayatı olduğu gibi kabullenerek hayatlarını sürdürürler. 2. tip insanlar ise diğer hayatları yaşamadan, sorgulamadan, gerçekten mutlu olamazlar. Bu sürecin ardından yine en uygun hayatın başta kendilerine sunulan olduğunu anlasalar bile, denemeden bunun değerini asla bilemezler. Pişmanlık fayda etmez çünkü yine olsa yine aynı şeyi yaparlar. Bazen sadece deneyip görmelerine izin vermek gerekir.