Kayıtlar

Mayıs, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mutlu bir blog.

Hayatımın hiç şikayet etmediğim bir dönemindeyim. Ben daha pozitif olduğum için mi hayat bana daha güzel ve cömert geliyor yoksa hayat bana daha güzel ve cömert davrandığı için mi ben pozitifim bilemiyorum. Güzel insanlarla tanışıyorum, güzel ortamlarda bulunuyorum, hayattan daha fazla keyif alıyorum. Sıkıldığım, üzüldüğüm anlar pek sık olmuyor artık. Keyfimi ve eğlencemi belli durumlara, kişilere, yerlere şartlamıyorum. Tek korkum zamanın bu duyguyu ve güzellikleri öldürmesiyle yine memnuniyetsizlik, sıkılganlık ve şikayetlerin başlayacağı bir döneme girmek. Zira geçmişe dönüp baktığımda hayatı bana sunulduğu gibi kabul ettiğim pek olmamış.* Ben yenilikler ve değişimlerle mutlu olan biriyim. Hayatımın en güzel dönemleri de benim bu savımı destekliyor çünkü hepsinin tek bir ortak noktası var; yeni bir dönemi başlatmış olması. Annemle babamın boşandığı dönemde babamdan ayrı olarak Mimkent'e ilk taşındığımız zamanlar ne kadar huzurlu ve mutlu hissettiğimi hatırlıyorum. Ortaoku

İzmir'i özlemek...

Resim
İzmir'i özlemenin tam net bir tanımı yoktur aslında. Yani siz İzmir'in nesini özlediğinizi bilemezsiniz. Kordon'u özledim dersiniz, Alsancak'ı dersiniz, İzmir'deki evimi özledim dersiniz ama aslında bunlar 2 haftadan sonra sıkıcı gelen şeylerdir. Hele bir de İstanbul'da yaşıyorsanız, çok daha fazlasını bulabildiğiniz bir şehirde özlem nedeninizi böyle şeylerin arkasına dayandıramazsınız. Elalem "İstanbul'da daha fazlası var be kuzucum" der mal mal bakar suratınıza. O yüzden neden bilmiyorum ama İzmir'i özlüyorum dersiniz sadece. Sizin özlediğiniz şey, şehre ilk girdiğiniz andan itibaren hissettiğiniz huzurdur aslında. İzmir'in başka bir havası vardır. Modern ve güleryüzlü insanlar vardır orada. Sadelik ve düzen tüm şehrin ruhuna işlemiştir adeta. Güvende olduğunuzu hissedersiniz. Bir insanın İzmir'li olduğu tee 1 km den belli olur mesela. "İzmir'deyim abi ben, oh be özlemişim burayı" dersiniz gelir gelmez. İşte bunu se